Rönesans’ın Sır Perdesi: Mona Lisa

Rönesans döneminin en önemli sanatçısı olan Leonardo Da Vinci’nin hayatı sırlarla doluydu. Eşsiz eserler bırakan sanatçı tüm dünyaya faydalı olmak isteyen bir mühendis, mimar ve matematikçiydi.

Günümüze kadar ulaşan not defterinde Da Vinci, notlarını tersten yazmış ve sadece kendisinin anlayacağı şekilde kodlar kullanmıştı. Notlarında gizlemek istedikleri ile eşsiz eseri Mona Lisa’da yer alan sıra dışı detaylar arasında bir bağlantı vardı. Da Vinci, notlarında kadavralar üstünde yaptığı çalışmalardan bahsetmişti. Sanattan anlamak için doğasına inmek gerektiğini söyleyen Marcus Viruvius etkisinde kalan Da Vinci, evinde kadavraları inceleyerek insan bedeninin ideal oranı olan altın oran üzerine çalışmalar yapmıştı. Mona Lisa eserinde altın oran kullanan sanatçının inancı; doğanın eşsiz oranının eserleri ölümsüz yaptığı yönündeydi.

Çağının olağanüstü yetenekli isimlerinden olan Leonardo Da Vinci’nin dehasını taşıması büyük eseri Mona Lisa ün saldı. Resmi bu derece özel kılan özellikler;

  • O döneme kadar devam eden klasik portre duruşunun kırılması;
  • Modelin resmi yapan kişiye hafif yan dönük resmedilmesi;
  • Gerçekçi olması;
  • Sfumato olarak da tanımlanan tonlamaların kusursuz olmasıdır.

Bu resimde dikkat çeken diğer husus da insan ve doğa arasında bulunan ayrılmaz kozmik bağın simgelenmesidir. Doğa ve kadın figürü arasında bulunan ayrılmaz geçiş özellikleri dikkat çeker. İnsan ve evrenin ne derece iç içe olduğu da bu şekilde Leonardo Da Vinci tarafından bir kere daha sembolleştirilmiştir. Figür ve fon arasındaki bu vazgeçilmez uyumun Mona Lisa’dan sonra resmedilen diğer portrelerde de bir standart olarak ele alındığı belirtilmelidir.

Sanat eserinin bu derece dikkat çekmesinin ve insanlar üzerinde hayranlık uyandırmasının bir diğer sebebi de sadece bir sanat gayesi ile değil aynı zamanda bilimin ve felsefenin de bir ürünü olarak daha geniş bir bakış açısı ile hazırlanmasıdır.

Mona Lisa Kimdi?

Mona Lisa eserini ölümsüz yapan sadece altın oran kullanılması değildi. Bu eser incelendiğinde detaylarında hala gizemi çözülmeyen sırlar yatıyordu. 2 kez çalınan ve bir kez asitle tahrip edilmek istenen eseri ölümsüz yapan detaylardan biri de tabloda harf ve rakamların olmasıydı.

Mona Lisa’nın gözlerinde yer alan L ve S harfleri Mona Lisa’nın kim olduğunu anlayabileceğimiz bir mesajdı. L harfi Leonardo S harfi Salai isimlerini temsil ediyordu. Salai, Leonardo’nun yanına aldığı, bir süre sonra yaptığı hatalardan dolayı şeytan anlamına gelen Salai ismini verdiği yetim bir çocuktu. Leonardo ve Salai arasında bir aşk hikayesi vardı. Aşkı için ölümsüz bir eser yapmak isteyen Leonardo, eşcinsel ilişkinin yasak olduğu dönemde bunu açıklayamazdı. Bu nedenle altın oran kullanarak yüz hatları Salai’ye birebir benzeyen bir model resmetti.

İlk Kadın Tablosu

İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci’nin eseri olan Mona Lisa tablosu sır dolu gülümsemesiyle bilinir. Tablo 16. yüzyılda Sfumato tekniği ile yapılmıştır. Bu tabloyu diğerlerinden ayıran ve öne çıkaran birçok özellik var. 

Rönesans döneminde kadın portresinin ilk örneği olması, tabloda resmedilen kişinin Da Vinci’nin kendisi olduğu rivayeti vs. Ancak en önemlisi Mona Lisa tablosuna baktığınızda sizi takip ediyor hissi yaratması.

Benim Kadınım Lisa

Mona Lisa tablosunda resmedilen kişinin gerçek ismi Lisa Gherardini olduğu tahmin ediliyor. Mona Lisa ise “benim kadınım Lisa” anlamına gelir. Mona Lisa tablosunun orijinal boyutları 77 x 53 cm’dir.

Mona Lisa tablosunun herhangi bir sigortası bulunmuyor. Nedeni ise tablonun sigortalanamayacak kadar değerli olması ve sigorta şirketlerinin bu riske girmek istemiyor olmasıdır.

Yapılan yüz tanımlama sisteminde çıkan sonuca göre Mona Lisa’nın yüzü %83 mutlu, %6 korkmuş, %9 bıkkın ve %2 sinirli mimiklere sahip.

Gündelik hayatın içerisine Mona Lisa gülüşü kavramını katan bu tablo karakterin tuvalden çıkıp canlanacakmış gibi duran gerçekçiliği ile ünlü. Rönesans döneminin en iyi işlerinden birisi olarak kabul edilen Mona Lisa tablosunda kimin resmedildiği kesin olarak bilinmiyor.

Tabloyu ilginç yapan bir görüş iki yüzün birleşmesinden oluştuğu. Yüzün yarısının Lisa’ya diğer yarısının ise Salai’ye ait olduğu düşünülür. Portredeki bir hayli ilginç gülümsemenin de bundan kaynaklandığı düşünülür.

Salai, Da Vinci’nin asistanlarından biridir. Asi olması ile dikkat çeker. Lisa Del Gionconda ise Floransa’da yaşar. Eşinin isteğiyle Leonardo Da Vinci’ye ünlü portresini yaptırmıştır. Sırlarla dolu Mona Lisa tablosu hala sanat severler tarafından tartışılıyor ve özelliğin koruyor.

Ne Zaman Üne Kavuştu

Ünlü ressam Leonardo da Vinci’nin 1503 yılında yaptığı ama 1911 yılına kadar çok da gözde olmayan Mona Lisa tablosu, çalınır. Tabloyu çalan ise Louvre Müzesi çalışanlarından biri olan Vincenzo Peruggia’dır.

Yüksek güvenliğine rağmen tablonun Louvre Müzesi’nden çalındığını kimse fark etmemiştir. Çalındığının ertesi günü ise tüm gazeteler, böyle yüksek güvenlikli bir müzeden bir tablonun çalınmasını olay yapar.

Medyanın bu konuya büyük bir yer vermesi de tablonun değerini yükseltmiştir. Yani herkesin merak konusu haline gelmiştir; Öyle ki tablonun geri gelmesi ile beraber müzeye ziyaretler artış gösterdi. Tablonun tekrar sergilendiği ilk gün en az 100.000 kişinin geldiği söylenmiştir.

Mona Lisa tablosunu çalan ise Louvre Müzesi çalışanlarından biri olan İtalyan Vincenzo Peruggia’dır. Ancak hırsız yakalanmadan önce birçok kişi tabloyu çalmakla suçlanır. Bunlardan biri, bir şairdir; Picasso.

Picasso’nun da masum olduğu ortaya çıktığında başka bir olay gündeme gelir. 24 ay geçtikten sonra Floransa’da Mona Lisa tablosu bulunur. Hırsız yakalanır. Gerekçesi İtalyan ressamın sergisinin neden Fransa’da sergilendiğidir. (Aslında tablonun Fransa’da sergilenmesinin nedeni Da vinci’nin Fransa Kralı Francis’e ünlü eserini satmasıydı.)

Floransa’da bulunan bir sanat müzesine tablo Vincenzo Peruggia tarafından 100 bin dolara satılmıştır.

Yapılan görüşmeler sonrasında Floransa, tabloyu Louvre Müzesi’ne iade etmiş ancak 1956 yılında tabloya asit dökülerek tahrip edilmiştir. Yıllarca süren restorasyonunun ardından 60’lı ve 70’li yıllarda ünlü Mona Lisa tablosu, New York, Tokyo ve Moskova’da sergilenerek, tüm dünyanın görmesine olanak tanınmıştır.

Günümüzde tablo Fransa’nın ünlü müzeleri arasında yer alan Lauvre’de özel olarak tasarlanan bölümde sergileniyor.

Mona Lisa Tablosu Neden Bu Kadar Önemli

Sanat tarihinin en değerli parçası olarak tanımlanan Mona Lisa tablosunun neden bu kadar değerli olduğu birçok kişinin merak ettiği konudur. Mona Lisa tablosunu bu kadar değerli yapan nedenler şu şekildedir;

  • Tablonun yaratıcısı Leonardo Da Vinci dönemin en etkili Rönesans sanatçılarından bir tanesidir. Öyle ki bu tablonun onun elinden çıkmış olması bile Mona Lisa tablosunun sanat tarihindeki önemini daha da arttırmaya yetiyor.
  • Tablo tarihin önemli isimlerinin büyük ilgisine maruz kalıyor.
  • Öyle ki Napoleon bu tabloyu o kadar çok beğeniyor ki 1800 yılında tabloyu yatak odasının baş köşesine astırıyor.
  • 1804 yılında ise tablo yine Napoleon tarafından Louvre müzesine konuluyor.
  • 1911 yılında Mona Lisa tablosu kimsenin aşamaz dediği Louvre güvenliğinin aşılması ile çalınıyor. Bu olay tüm gazetelerde yer alınca tabloyu duymayan kişiler bile tablodan haberdar oluyor.
  • Tabloyu çalma şüphesi ile şair Guillaume Apollinaire tutuklanıyor. Ancak masum olduğu anlaşılıyor.
  • Daha sonrasında ise ünlü ressam Picasso tabloyu çalma suçundan şüpheli bulunup gözaltına alınıyor.
  • Daha sonrasında Picasso’nun da masum olduğu anlaşılıuyor ve serbest bırakılıyor.
  • Çalınan tablo Floransa’daki bir sanat müzesine satılmaya çalışırken bulunuyor ve Louvre müzesine geri getiriliyor.
  • Tablonun bu kadar ünlü ve değerli olmasını sağlayan nedenler tablonun tarihin önemli kişilerini kendisine hayran bırakması ve en gerçekçi eserlerden bir tanesi olmasıdır.

Sigmund Freud, gülümsemenin Vinci’nin annesine hitaben çizildiğini dahi ifade etti.

Rönesans’ın Sır Perdesi: Mona Lisa

Farklı olarak Mona Lisa’nın kaşları ve kirpikleri bulunmuyor. Hatta bu durum ressamın tablosunu bitiremediğine dair ifadelere neden oldu.

Hem gülümsüyor hem de nötr bir yüz ifadesine sahipmiş gibi bir duruş sergilemesinin, eserin bu derece popüler olmasının asıl nedeni olarak gören bir kesim de bulunuyor.

1911 senesinde çalınan ve 2 sene kayıp olan bu eser, Fransa’nın ünlü müzesi Louvre’de, kurşun geçirmez bir bölmenin arkasında korunuyor. Atmosferik perspektif olarak tanımlanan bir tekniğe sahip. Bunu bizzat Da Vinci geliştirdi. Ayrıca ünlü eserde arka planın, kendisinden önceki eserlerden farklı olarak sisli ve silik görünmesi de bu resmi çok özel kılıyor.

2 . Bayezid’e Gönderilen Mektup

II. yüzyılın en önemli ressamlarından biri olan Leonardo da Vinci, 1502 yılında II. Bayezid’in, Haliç üzerine bir köprü yaptıracağını duyunca, naçizane kendisine mektup yazar ve Haliç üzerine muhteşem bir köprü inşa edebileceğini söyler.

Rönesans’ın Sır Perdesi: Mona Lisa

Ancak mektup, II. Bayezid’in eline 4 ay gibi bir zaman sonra ulaşır. II. Bayezıd’ın Leonardo da Vinci’nin mektubuna cevap verip vermediği bilinmiyor. Yabancılar konusunda muhafazakâr olan Bayezıd’ın bu yüzden, Leonardo da Vinci’ye cevap yazmadığı da söylenir.

Asiller Tablonun Peşinde

Leonardo da Vinci, 1503 yılında Floransalı Francesco di Bartolommeo di Zanobi del Giocondo’nun üçüncü eşi olduğu bilinen Lisa di Antonio Maria di Noldo Gherardi’nin tablosu “Mona Lisa Tablosu”nu 4 senede bitirir.

1911 yılına kadar kimsenin farkında bile olmadığı tablo, bir anda dünyanın en önemli eseri olmuştur. Hatta 1516 yılında Fransa Kralı 1. Francis’in eline geçen tablo sonrasında 14.Ludwig’in koleksiyonunda yer almıştır.

Tablo; Fransız Devrimi sırasında Louvre’de sergilenmiş ancak Napolyon müzeden alarak kendi yatak odasında, döneminin sonuna kadar saklamıştır. Ancak Napolyon döneminin bitmesiyle birlikte Mona Lisa tablosu, Louvre Müzesi’ne geri gelmiştir.

Be the first to comment

Leave a comment

Your email address will not be published.


*